Daha önce bahsettiğimiz Kartepe ve Kartalkaya‘dan sonra bu sefer kayağa yurt dışına gidelim dedik ve Bansko’ya gitmeye karar verdik. Aslında çok da zamanımız yoktu ama kısa bir keşif için yeterli olur diyerek cuma sabahı yola çıkıp pazar gecesi eve döndük. Biraz yorucu oldu ama değdi. En azından artık tekrar gideceğimize eminiz ve gittiğimizde neler yapacağımızı çok iyi biliyoruz. Haydi size de anlatalım.
Bansko’ya gidiş
Bizi bilen bilir, bir günlük mesafedeki bir yere arabamızla gideriz. Her zamanki gibi sabah erkenden yola düşüp öğlen olmadan Kapıkule’ye vardık. İstanbul ile Bansko arası yaklaşık 600 km ve yolun son 120 kilometresi hariç tümü otoyol. Dolayısıyla pek yorucu bir yol değil. Yurt dışına arabayla çıkma ve Bulgaristan’a giderken almanız gereken elektronik vinyet meselesini daha önce Nessebar‘a gidişimizi anlattığımız yazıda anlattığımız gibi daha özet hallerini şurada ve şurada da anlatmıştık. Okumadan yola çıkmayın.
Velhasıl, Kapıkule’den sonra otoyoldan Pazarcık çıkışına kadar devam edip aşağıda gördüğünüz rotayı takip ederek akşam üstü Bansko’ya rahatlıkla varılabiliyor. Yol biraz virajlı ama güvenli ve rahat.
Bansko kenti denizden yaklaşık bin metre yükseklikte kurulmuş, o nedenle fazla karlı değil. Yol üzerinde karlı kesimler bulunuyor ama çok sert yağış yoksa yolda kalınacağını pek sanmıyoruz. Bansko’ya vardığınızı uzaktan dağı görünce anlıyorsunuz. Dağın üstündeki izler de pistler.
Bansko’da konaklama
Bansko’nun neresinde kalırsanız kalın, dağa çıkmanızı sağlayan gondola varmak için ya otelin servisine, ya taksiye ya da bizim gibi aracınıza bineceksiniz. Gondola çok yakında bulunan üç beş tesis bu duruma tabi olmayabilir ama kayak takımlarıyla 200 metre yürümek bile çok zor olduğundan siz en iyisi rahat edeceğiniz bir yerde kalın. Biz kaldığımız Green Life Resort adlı tesiste çok rahat ettik. Hem odası genişti hem de kahvaltısı çok zengindi. Biz kullanmamış olsak da gondola düzenli servisi mevcuttu. Odamızın manzarası da şöyleydi.
Bansko’da kayak merkezine çıkış (Gondol)
Bansko’daki otel ücretlerine ski-pass dahil değil. Kent dağın eteğine kurulu ve merkezden kayak merkezine bir gondol ile çıkılıyor. Ski-pass alabileceğiniz yerlerin başında gondola binmeden önceki kasa geliyor..
Dağa gondola binmeden aracınızla da çıkabilirsiniz. Kıvrıla kıvrıla tırmanan bir yol sizi Bunderishka Polyana denen gondolun üst noktasına kadar çıkarıyor. Hatta gondoldan yukarıya ücretsiz servis minibüslerini de kullanabilirsiniz. Yoldan tırmanırken bazı yerlerde gondolu da görebiliyorsunuz.
Gondol merkezde olunca her şey ona göre tasarlanmış. Hemen yanında dev bir otopark var. Aracınızı parkedip, botlarınızı giyip, kayaklarınızı sırtınıza atıp rahatça gondola geçebiliyorsunuz. Ücreti sabahtan akşama kadar 12 leva.
Kayak kiralamak istiyorsanız gondol civarına bolca kayak kiralayan mağaza mevcut. Diğer yandan gondolun hemen yanında büyük bir yer daha var, hatta kayak kiralayana ski-pass indirimi de yapıyorlar ama kapısında kuyruk olabiliyor.
Gondola binmek için ski-pass almış olmanız gerektiğinden, gondoldan önce bir de kasa kuyruğu beklemek istemezseniz, gondola çok uzak olmayan, otoparkın arkasındaki Aldo marketin sırasında kalan MPM Guinness Hotel‘in resepsiyonundan da alabilirsiniz. Her şeyi halledip de gondolun başına geldiyseniz artık sıra bekleme zamanı gelmiştir.
Bu kuyruğun daha uzun olduğundan bahsedenler çok. Sabah 8:45’de geldiğimiz halde kuyruk çoktan oluşmuştu ve bu noktadan gondola binmek 25 dakika kadar sürdü. Binanın girişinde kayak okulunun ofisi var. Fiyatlar ve diğer bir çok bilgi için şuradaki siteyi ziyaret edebilirsiniz.
Epey bekledikten sonra binanın girişine gelince, bizden 3-4 gün önce dünya kayak şampiyonasının bir ayağının burada yapılmış olduğunu farkediyoruz.
Binaya girince önünüze bir merdiven çıkıyor ve binanın diğer tarafından gelen kuyrukla birleşerek merdiveni tırmanıyorsunuz.
Buraya kadar geldikten sonra sıra hızlanıyor ve sonunda gondolun önüne geliyorsunuz. Yukarıda turnikeden geçince gelen gondolların başında biraz saçma bir dağınıklıkla karşılaşıyorsunuz. Her gondol 8 kişi alacak büyüklükte ama biz 6 kişiden fazla binen görmedik. Gondolun dışına kayakları koymak için bir cep yapılmış, gondol hafifçe hareket ederken kayakları dışarı bırakıp içine oturuyorsunuz. Sıra dağılmış olduğundan biraz itiş kakış oluyor ama sonuçta herkes bir gondola biniyor.
Gondol ile yukarı çıkarken çok muhteşem bir manzara beklemeyin. Diğer yandan bazen yavaşlayıp yukarıya ve aşağıya epey sallanarak insanı biraz huzursuz etmiyor değil. Sonuçta dağın tepesinde bir tele asılı duruyorsunuz. Hem o kadar kuyruk bekleyip hem de yaklaşık yirmi dakika boyunca gondolda oturup sallanmak çok hoş değil.
Etrafta da görülecek çok şey yok, ki zaten tüm gün dağın tepesinden manzaraya doyacaksınız. Gondol önce Chalin Valog denen 1.460 metredeki ara istasyonda yavaşlıyor. Kapılar açılıyor ve isteyen iniyor, aradan binmek isteyen de biniyor. Sonra devam edip 1.635 metredeki Bunderishka Polyana’ya varıyor. Kuyruk vs derken toplam bir saate varan bir süre sonunda gondoldan çıkınca artık bir kayak merkezine geldiğinizi anlıyorsunuz.
Diğer yandan, gondolun hemen çıkışında dağa araçlarıyla, taksiyle, ya da servislerle çıkanlar için bir kasa daha bulunuyor. Aklınızda bulunsun.
Bu kadar uğraşıp yukarıya vardık, hadi kaymaya başlayalım.
Bansko’da pistler
Bansko’da pistleri anlatmaya başlamadan önce çok faydalı olan cep telefonu uygulamasından bahsedelim. Android için şuradan, iPhone için şuradan indirebileceğiniz ücretsiz uygulama ile hem şahane bir pist haritasına sahip oluyorsunuz, hem de gerektiğinde dağın tam olarak neresinde olduğunuzu hızlıca görebiliyorsunuz. Çok pist var ve öğrenmek zaman alıyor, o nedenle indirmenizi tavsiye ederiz. Dağdaki önemli bölgeleri aşağıdaki haritada sarı ile işaretledik. Görselin aslı da şurada.
Gondoldan ilk inilen Bunderishka’dan zirveye çıkıp Shiligarnika’ya inebilir, oradan tekrar çıkıp tekrar başa dönebilirsiniz. Bu görünen pistler oldukça uzunlar. Şuradan şuraya kaydık demek çok makul değil ama bir kaç fotoğraf paylaşalım. Önce Bunderishka’dan yukarıya çıkarken liftten görünümünü gösterelim.
Fotoğrafta liftin solunda görünen kısım Kids Run diye adlandırılmış, acemiler için tasarlanmış az eğimli bir alan. Yürüyen bantla yukarıya çıkılabiliyor ve sanki kart basmadan çıkılabiliyordu. Girmediğimiz için emin değiliz ama iki sefer baktık, giriş serbest gibiydi. Banderitza 1 liftinden inip Banderitza 2 liftine binmeden önce aşağısı şöyle görünüyor.
Düz aşağıya inen pist 9, sağa giden de 4 numara. İkinci lift ile zirveye çıkınca 2.600 metrede hava epey soğuyor. Tam karşıda dağın en yüksek noktası görünüyor.
Zirveden aşağıya doğru büyük bir pano ve üzerinde sağa ve sola hangi pistlerin indiğini gösteren numaralar bulunuyor. Tüm pistlerde her zaman pist numaralarının en iyi şekilde gösterilmiş olduğunu da bu fırsatla belirtelim.
Zirveden manzara muhteşem. Hele bir de hava açıksa kaymayı bırakıp sağa sola dalabilirsiniz.
Zirveden inerken geniş ve rahat pistler bitmesin istiyorsunuz. Aşağıda 4 numaralı pistten bir görüntü var. Uzun mu uzun.
Aşağıda görülen bölge Shiligarnika. Buraya yaklaştıkça bir iki pist birleşiyor ve haliyle trafik de çoğalıyor. Aşağıda 1, 4 ve 5 numaralı pistlerin kesişim noktası görülüyor.
Tam bu noktada 180 isminde bir kafe bulunuyor. Gün ortasına doğru epey kalabalıklaşıyor ve önüne bırakılan kayaklar biraz pistlere de sarkıyor.
Devam edince Shiligarnika’ya varmış oluyorsunuz. Bu bölge gondol çıkış noktasından sonra en kalabalık bölge.
Buradan yukarıya çıkan iki farklı lift bulunuyor. Birisi yeni yapılmış olan Todorka lifti. Direk zirveye çıkıyor. 6 koltuklu bu lifte binerken herkesi otomatik hizaya sokan yürüyen bant ilk seferde değişik geliyor. Sizi alıp tam koltuğun önüne bırakıyor.
Shiligarnika’daki kafelerde öğle yemeği yiyebilirsiniz. Dağda self servis yiyebileceğiniz tek yer burada. Diğer noktalarda oturup servis beklemek zorundasınız, tabi yer bulabilirseniz. Fiyatlar elbette normalden çok pahalı. Aşağıdaki fotoğrafta fiyatları görebilirsiniz.
Etraf epey renkli ve özellikle kalabalık bir ekipseniz bu bölgeden çok keyif alabilirsiniz.
Burada dinlenirken yukarıdan inen pistlerin görüntüsü de insanı bir an önce kaymaya dönmeye teşvik ediyor. Karşıdaki lift Todorka. Direk zirveye çıktığı da görünüyor.
Buradan yukarı çıkmak yerine 1 numaralı piste devam ederek tekrar Bunderishka Polyana’ya da inebilirsiniz. Az eğimli devam ediyor ve dağın en kalabalık pisti muhtemelen burası.
Buradan tekrar zirveye çıkmaktansa ilk lift olan Kolarski’ye atlayıp 1 numaralı pistin üstüne çıkabilirsiniz. Burada Umbrella Bar’ın olduğu noktada sağdan inen 9 numaralı zor pistin girişindeki uyarıya dikkat etmek lazım. Burası kayak yarışmalarının yapıldığı ünlü Tomba pisti.
Burada soldan tekrar Shiligarnika’ya inip bu sefer Shiligarnik liftiyle dağın sol tarafına geçip biraz da o tarafı görmekte fayda var. İlk çıkıştan sonra Plato liftine atlayıp dağın en geniş pistleri olan 3 ve 11 numaralar arasından dağdan kayarak inenleri izleyerek tekrar zirveye çıkmak çok keyifli.
Bu sefer 3 veya 11’den aşağı inip peşine 10 numara, sonra Shiligarnika’ya varmak üzereyken sağdan 12 numaraya kayıp en uzun lift olan Mosta liftine kadar inebilirsiniz. Buradan aşağıya Chalin Valog’a devam da edilebiliyor. Mosta liftiyle çıkarken aşağıda 10 numaralı pist şöyle görünüyor.
Tekrar zirveye çıkıp aynı rotadan aşağıya inerken artık kalabalıktan pistlerin biraz bozulduğunu da farkediyorsunuz. Özellikle yoğun pistlerde kar birikintileri yorgun bacakları epey zorluyor. Aşağıda 10 numaradan bir görüntü var.
Epey karışık oldu ama bu kadar çok pistten bahsetmek de pek kolay değil. Mertebe olsun diye şunu söyleyelim, zirveden sırasıyla 11, 10, 12, 2 yolu ve 15 numaralı pistler üzerinden Chalin Valog’un en altına kadar dinlene dinlene kaymak ortalama bir kayakçı için yaklaşık bir saat sürüyor. Çok keyifli ve tekrar gondola binip Polyana’ya çıkarak başa dönmek mümkün. En son da Bunderishka Polyana’dan 1 numaralı kayak yolundan kayarak yarım saatte şehre yani otoparka kadar inilebiliyor. Bu son yarım saat bir nevi cila oluyor. Hem rahat bir eğimi var hem de gondola binip aşağıya inmekten daha zevkli.
Otopark parasını ödediğiniz makinanın yanındaki diğer makinadan işi bitmişse ski-pass kartınızı iade edip 5 levanızı iade alabileceğinizi de unutmayın.
Bansko kenti
Dağın eteğine kurulmuş olan kenti dağdan inen ırmak ikiye bölüyor. Gondol çevresinde ünlü Happy End Bar gibi eğlenceli mekanlar toplanmış. Gondoldan eski kente inen ve yayalara ayrılmış Pirin sokağı üzerinde de bir çok restoran, yani Mexaha, yani Meyhane bulunuyor.
Burada kentin eski ruhunu hissedebilmek için ara sokaklara girmenizi tavsiye ederiz. Yüksek duvarlarıyla geleneksel Bulgar mimarisini görebilirsiniz.
Özetle, Bansko hem kısa bir kaçamak hem de keyifli bir kayak için İstanbul’a yakın sayılabilecek bir mesafede. Gitmeye ve görmeye değeceğinden emin olabilirsiniz.
Gürkan, Mart 2018