Etiket arşivi: igoumenitsa corfu feribot

Corfu

Yazılarımızı takip edenler bilir, Ege’deki bize yakın Yunan adalarının çoğunu ziyaret ettik. Bu sefer ise bir değişiklik yapıp İyon Denizi tarafındaki bir adaya, oradakilerin en ünlüsü olan Corfu adasına gitmeye karar verdik. Corfu’ya gitmek için Yunanistan’ı boydan boya geçen Egnatia Odos otoyolunu baştan başa geçerek Igoumenitsa kentine kadar gitmeniz gerekiyor.

Yol epey uzun. Bu nedenle biz şurada anlattığımız gibi önce Meteora’da konakladık, sonra devam ederek öğleden sonra adaya vardık. Egnatia Odos otoyolunun bu kesiminde yaklaşık 50 kadar tünel var, epey ilginç bir yol. Igoumenitsa kenti, İtalya’ya giden feribotların kalkış limanı olduğundan büyükçe bir liman. Biz limana vardığımız saatte direk Corfu merkeze değil, adanın güneyinde bulunan Lefkimmi’ye giden feribota denk geldik ve beklemeden atladık.

Fazla bir mesafe gidilmediğinden çok büyük olmayan feribotlarla sefer yapılıyor.

Yeni gittiğimiz bir adanın uzak köşelerine gidecek bir mazeret bulmayı seviyoruz. Yaklaşık 1 saat süren rahat bir seyahat sonunda Corfu adasının en güney kesiminde kalan Lefkimmi’ye vardık.

Adanın güneyi oldukça ıssız, sakin ve dağlık olan kuzeye göre düzlük. Corfu merkeze araba ile yaklaşık bir saat uzakta. Corfu’nun merkezine vardığınızda epey yoğun bir araç ve yapı kalabalığı ile karşılaşıyorsunuz. Bizim konaklayacağımız tesis Corfu’nun biraz kuzeyinde Gouvia’da olduğundan çevre yolundan devam ediyoruz. Büyük caddelerden geçerek tesise varınca odamıza yerleşip sessiz sahiline iniyoruz.

Manzara ve sakinliği güzel ancak burada maalesef denize girilmiyor. Odaya yerleştikten sonra Corfu merkeze gidip sahile park ettik. Tipik Yunan alışkanlığı burada da var, araba park etmek için ücret vermenize gerek yok ve geniş park alanları ayrılmış. Park ettiğimiz yer yeni kale’nin kapısına yakındı.

Kentte eski ve yeni olmak üzere iki adet kale bulunuyor. Ada çok uzun yıllar Venediklilerin hakimiyetinde kalmış. Kalenin hemen yanından sokak aralarına dalıyoruz.

Buradan sonra ara sokaklarda İtalyan, Venedik ve Orta Avrupa mimarisini görebiliyorsunuz.

Küçük mağazalar bulunan ara sokaklardan şık hediyelikler satan mağazaların olduğu genişçe sokaklara doğru geziniyorsunuz.

Corfu bizim bildiğimiz Ege’deki Yunan adalarına hiç benzemiyor. Daha Avrupa gibi. Şurada anlattığımız Capri’den bile daha kalabalık ve yerleşik. Adada gibi hissettirmiyor hiç. Bu taraftan girince bir iki küçük meydanla ufak ufak ısınıyorsunuz.

Kentin merkezinde büyük bir park bulunuyor. Park etmiş motosikletlerden biraz Yunan havası gelmiyor değil.

Ama parkın hemen yanındaki geniş cadde, sanki bir başkenttesiniz gibi hissettiriyor. Sanki Roma’da Navona Meydanındayız.

Diğer taraftaki Asya Sanatları Müzesi binası da bence hiç Yunan tarzı değil.

Bu ada sanki Avrupa’nın göbeğindeymiş gibi hissettiriyor. Ya da biz Ege’deki sıcakkanlı Yunan havasına alışmışız da bize ters geldi. Ama tabi bu hislerimiz Corfu’nun tatsız bir yer olduğu anlamına gelmesin. Sadece alıştığımıza göre değişik.

Güzel binalar, sıcak kafeler ve her köşede yaşanan biraz da lüks bir hayat hissediliyor. Biz artık sakinliği seviyoruz demek ki. Oysa ki gençler güzel kafelerde oturuyorlar.

Ara sokaklarda bolca kilise ile karşılaşıyorsunuz. Ada halkının en azından dindarlık anlamında epey Yunan olduğunu söyleyebiliriz.

Gece çökmeye başlayınca sokaklar daha da renkleniyor ve restoranlar doluyor.

Tipik Akdeniz insanları hava karardıktan sonra gezmeye ve güzel zaman geçirmeye başlıyorlar. Bu adanın güzel yapıları ve ışıklandırmaları da üstüne ayrı bir güzellik katıyor.

Yukarıda bahsettiğimiz büyük parkın arka tarafındaki eski kale pek bir manzara sunmasa da kapılarının birinden içerisi güzel görünüyordu. Kaleyi gezmek için bilet alıp gündüz gelmedik açıkçası.

Sabah olunca denize girmek için yola düştük. Biraz kuzeye çıktığımızda buranın geniş ve ünlü kumsalı Ipsos’a vardık. Uzun bir plaj ve deniz de çok güzel görünüyordu.

Ancak biz keşfetmeye devam etmeliydik ve henüz adanın batısına geçmemiştik. O nedenle dağların arasından batıdaki Paleokastritsa bölgesine geçtik. Bu tarafın daha sakin olmasını beklerken oldukça kalabalık ve sahili tesislerle dolu sıkışık bir yerle karşılaştık. Az sonra kalabalık biter, sakin yerler başlar diye diye tekrar dağa tırmanmışız. En azından şu güzel manzarayı görmüş olduk diyerek geriye döndük.

Dönüşte haritadan gözümüze kestirdiğimiz Glyko plajına giden yolu zar zor bulup park ettik. Neredeyse son park yerine bırakmıştık. Dik bir yamaçta ve sık ormanın içinde olan yol üzerinde manevra yapmak da epey zorlu ve sıkışık. Keyifli bir plaj.

Burada yediğimiz gyrosların (döner) tadı hala damağımızda. Akşama kadar kumda oynayıp denize girdikten sonra otele döndük. Ertesi sabah dönüşe geçeceğimiz için feribot saatlerini kontrol ettik ve sabah tam saatinde Corfu merkez limanından feribotumuza bindik.

Yaklaşık bir buçuk saat sürecek olan seyahatimiz limandan çıktıktan sonra Corfu’nun eski kalesine el sallayarak başladı.

Igoumenitsa sonrası Egnatia Odos otoyolundan dönüş. Bu keyifli keşfin de sonuna gelmiş olduk.

Gürkan, Haziran 2019