Yukarıdaki fotoğrafta yüksek dağlar ve vadi haricinde dikkatinizi çeken bir yapı var mı? Muhtemelen ortanın hafif sağında bir manastır olduğunu görmüşsünüzdür. Ancak Meteora’ya giderseniz, bu fotoğrafta tam 4 tane manastır olduğunu öğrenirsiniz. Nerede bu Meteora? Neredeyse Yunanistan’ın ortasında.
UNESCO’nun Dünya Mirası listesinde bulunan bu bölgede dağların tepesine kurulmuş manastırlar bulunuyor ve hepsi de halen kullanılıyor. Kalambaka kentinin yakınındaki Meteora’ya gitmek için Yunanistan’ı baştan başa geçen Egnatia Odos otoyolundan çıkınca, coğrafyanın yavaştan değiştiğini görmeye başlıyorsunuz.
Bu kayaların bazı kısımlarının oyulmuş olmasının, şuradaki yazımızda anlatmış olduğumuz Kapadokya‘da gördüğümüz yapıya benzeyen bir form yaratacağını ufaktan hissediyorsunuz. Kalambaka kent merkezine geldiğinizde yanı başınızda duran dev kayalık da göreceklerinizin tanıtımı gibi.
Kalambaka, pek kalabalık olmayan sakin bir kent. Konaklama için ufak tefek oteller bulunuyor.
Meteora’ya giderken içinden geçeceğiniz Kastraki köyünde ise daha çok butik oteller var. Kastraki’yi geçer geçmez, Meteora’nın ihtişamı ile karşılaşmaya başlıyorsunuz ve hemen ilk manastır olan St. Nicholas’ın altından geçiyorsunuz.
İlk bakışta epey etkiliyor ama az ileride Rousanou Manastırı’nın önünden karşı tepenin üstündeki Varlaam Manastırı’nı görünce henüz yeni başladığınızı anlıyorsunuz.
Gerçekten çok değişik bir coğrafya. Manastırlar kadar manzara da etkileyici olduğundan döne döne çıkınca ulaşılan ve rahatça park edilebilen iki de manzara izleme noktası yapmışlar. İlk noktadan sola doğru tepenin ardında aşağıda Kalambaka kenti görünüyor.
Ancak asıl güzellik karşıya bakıldığında önünüzde duruyor. Dağların tepesinde 4 farklı manastırı bir arada görebiliyorsunuz.
Biraz daha ilerideki ikinci manzara noktasında yine müthiş bir manzara var, burası Kalambaka’ya daha hakim sanki. Söylendiğine göre karşıdaki tepelerin bazılarının üstlerinde de eskiden manastırlar varmış.
Bu noktadan manastırlar dizisinin sondan ikincisi olan St.Stephen Manastırı da çok güzel görünüyor.
Meteora’daki ilk günümüzde etrafı dolanıp nerede ne olduğunu anladıktan sonra kente inip güzel bir akşam yemeği yedik. Bölgenin adını almış olan Restaurant Meteora, bol şişeli dekorasyonu ile ilgi çekici bir yer. Yiyecekler de oldukça lezzetli.
Ertesi sabah tekrar Meteora’ya çıktık ve manastırlarlardan birini gezmeye karar verdik. Manastırlardan her biri haftanın en az bir günü ziyarete kapalı. Önce en büyük manastır olan Great Meteoron’a gittik. Kocaman bir vadinin karşısında tüm tepeyi kaplayan adı gibi büyük bir manastır.
Ama kapalı olduğu güne denk gelmişiz. Biz de hemen karşısındaki Varlaam Manastırı’na gitmeye karar verdik. Great Meteoron’un önünden Varlaam’ın görünüşü şöyle.
Manastırın girişindeki tepenin etrafını dolanıyorsunuz. Peşinde derin bir vadinin üstünden küçük bir köprüyle geçip merdivenlere varıyorsunuz. Aşağıdaki fotoğrafta ileride merdivenler de görünüyor.
Giriş ücretini ödedikten sonra kadınların kutsal mekana saygı adına örtünebilmeleri için bırakılmış örtülerden dileyen alıyor.
Tepedeki manastırın orta boy bir avlusu ve küçük bir kilisesi var. Kilisenin çok bir özelliği yok ama yine de güzel.
Her manastırın girişi ve rahiplerin ve erzakların ulaşması için yapılmış özel yöntemleri varmış, Varlaam’ın da bir çıkrık sistemiyle rahipleri kaldıran bir mekanizması bulunuyormuş. Bir de kocaman 12 tonluk şarap fıçısı varmış. İlginç ama çok bir numarası yok açıkçası.
Görüldüğü gibi manastırın içinin de en etkileyici yanı manzarası. Hem diğer manastırların hem de derin vadinin görüntüsü çok güzel. Aşağıdaki fotoğrafta yazının başında önünden Varlaam’ı görüntülediğimiz Rousanau Manastırı’nın bu sefer Varlaam’dan görünüşü var.
Meteora bir günde bile görülüp geçilebilecek bir bölge. Ancak biraz sapada kaldığından geçerken bir gece konaklayıp akşam ve sabah dolaşılması daha pratik. Biz iki gece kaldık ve doya doya gezip gördük. Hatta sonradan motosikletlerle yaptığımız turda sadece bir gece kalarak hem bölgeyi görebildik hem de yolda konaklamış olduk.
Meteora Selanik’ten günü birlik gidilip gelinecek bir mesafede veya bizim gibi Igoumenitsa’ya giderken yolda uğranabilecek pozisyonda bir yer. Buralara yolunuz düşerse muhakkak uğrayın.
Gürkan, Haziran 2019