Bilenler bilir, eğer Antalya’nın Manavgat tarafındaysanız ve Ankara’ya gidecekseniz, Antalya merkeze kadar gitmenize gerek kalmadan Konya üzerinden giden bir yol vardır. Hem yolunuzu kısaltır hem de daha sakindir. Manavgat’tan Akseki’ye doğru döndükten hemen sonra Torosları aşmak için tırmanırsınız. Oldukça keyifli bir yoldur.
Akseki ile Seydişehir arasına geldiğinizde, yolun hemen sağında Tınaztepe Mağarası girişi görülür. Genelde geçilip gidilir ama biz sıcak bir yaz günü biraz serinlemek umuduyla durup gezdik, iyi ki de durmuşuz. Çok beğendik ve ağustos sıcağında hırka giydiğimiz halde üşüdük. Mağaranın yerini daha iyi anlatabilmek için aşağıdaki haritada işaretledik.
Kapısında ve bu linkteki sitesinde verilen bilgiye göre 1968 yılında keşfedilmiş olan bu mağaralar, 2001 yılında bir girişimciye tahsis edilmiş ve gerekli gezi yolları ile ışıklandırmalar yapılarak kısa süre sonra kullanıma açılmış. Sosyal tesislerin geniş otoparkına park ettikten sonra mağaralara giden tabelayı görüyorsunuz.
Çok yükseğe olmasa da şu ulu dağlara doğru biraz tırmanmanız gerekiyor.
Biraz daha yakından gösterelim, şu parmaklıkların olduğu yere kadar çıkacaksınız.
Çıkarken derin yarıkların yanından yol alıyorsunuz. Kışın şu aşağıda gördüğünüz çukura bir şelale misali suların aktığını söylediler, ağustos ayında kupkuruydu.
Mağaraların olduğu yüksekliğe geldiğinizde hem dinlenecek banklar var hem de mağara giriş gişeleri var. Ziyaret edeli epey zaman geçtiği için mağara giriş ücretinin ne kadar olduğunu hatırlayamıyoruz. Aksi gibi kendi sitesinde de yazmıyor. Ancak pahalı olmadığından eminiz.
Girişte mağaraların geçmişini anlatan panolar var. Mağaralar diyoruz çünkü burada iki mağara var. Aşağıdaki plan girişteki panolardan birinde bulunuyor.
İçeriye girdiğinizde üşümemek için yanınıza mutlaka bir hırka ya da yelek alın. Oldukça güzel hazırlanmış bir yer burası.
Yürüyüş yolları mağaraya zarar vermeden genişçe yapılmış. Eğim fazla değil ancak bazı noktalarda merdivenler kullanılmış. Çok sağlam yapılmış ve mağaranın dikkat çekici noktalarına da epey yaklaşılmış.
Mağara aydınlatması oldukça renkli ama rahatsız edici değil. Hatta büyük ve uzun açıklıklarda güzel görünümler sunuyor.
Jeolojik olarak kapıdaki panoda bir çok açıklama var ancak biz bu işin uzmanı olmadığımız için bahsetmiyoruz, dilerseniz sitesinde teknik açıklamalar mevcut. Ancak bizim açımızdan farklı renkli kaya katmanlarını üst üste görmek oldukça ilginçti.
Tipik mağara detayı olan aşağıdaki görüntü de mağaranın içinde bir çok yerde görülüyor.
Mağaranın en sonunda yürüyüş yolunun bittiği yerde yaklaşık 35 metre derinliğinde bir çukur var. Ufak tefek de değil, yaklaşık 10-15 metre eninde ve 15-20 metre genişliğinde olan kocaman bir çukur. Biz gittiğimizde dibinde çok az bir miktar su bulunan bu çukurun ışıklandırma ve karanlık nedeniyle güzel bir fotoğrafını çekememiştik. Bu çukurun kış aylarında suyla dolduğunu söyleyenlere önce inanmak istemedik ancak çıkışta aldığımız ve halen buzdolabımızın üzerinde duran magnetin üzerindeki şu resim gerçeği anlatmaya yetiyor.
Biz uğradık ve hem dinlendik hem de serinledik. Yolunuz bu taraflara düşerse siz de uğrayın. Gezmek için en fazla bir saat kaybedersiniz ve emin olun pişman olmazsınız.
Gürkan, Ağustos 2014