Şubatın başında, hazır bahardan bir gün çalmışken İstanbul, uzun zamandır ziyaret etmek istediğimiz sergiye gitmeye karar verdik. Sakıp Sabancı Müzesi‘nde 23 Eylül 2014’den beri devam eden ünlü İspanyol, daha doğrusu Katalan ressam ve heykeltıraş Joan Miro’nun “Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar” sergisi. Serginin 8 Mart 2015’e kadar ziyarete uzatılmış olması “aman allahım kaçırmamalıyız” duygusu ile yola çıkmamıza neden oldu.
Sömestr tatili olduğundan ne kadar trafik olabilir ki diyerek şahsi arabamız ile çıktığımız yolculuk, Maltepe’den 13:00’de başladı Emirgan’da 15:00’de sonbuldu. Sizlerin bizim yanılgımıza düşmeyerek, Anadolu Yakasından Metro+Vapur+Otobüs tercihini kullanmanızı öneririm. Avrupa Yakasından gelecekler için ise Zincirlikuyu, Beşiktaş veya Sarıyer’den kalkan otobüs seferleri tercih edilebilir.
1927 yılında İtalyan mimar Edouard De Nari’ye yaptırılan Atlı Köşk’ün bahçesine girdiğinizde hemen karşınızdaki kulübeden müze giriş biletinizi alabilirsiniz.
Ziyaret Saatleri ve giriş ücretleri için yazıların üzerine tıklamanız yeterli.
14 yaş altındaki çocuklar ve yanında bir refakatçi müzeye ücretsiz girebildiğinden, 8 yaşındaki oğlumla bu ücretsiz giriş hakkından yararlanarak Atlı Köşk’e yöneldik. (Çarşamba günleri ise müze girişi herkese ücretsiz bilgisini tam burada vereyim.)
Kırmızı balıklı minik göl ve uzanmış kadın heykelinin arasındaki merdivenler müze köşke doğru çıkıyor. Merdivenleri çıkar çıkmaz sizi Anish Kapoor karşılıyor.
Müzeye girmeden önce şöyle bir İstanbul Boğazı’nın doyulmaz seyrine bakabilirsiniz.
Fatih Sultan Mehmet köprüsünden başlayan boğaziçi görüntüsü, tüm yorgunluğunuzu almak için birebir.
Bu manzaranın büyüsünden çıkabildiğimizde müzeyi gezmeye geldiğimizi hatırlayarak, güzel heykellerle bezenmiş müze girişine doğru yöneldik.
Sesli rehberlik hizmetinden faydalanmak isterseniz, tam 8 TL, indirimli 3 TL ve gruplar için 6 TL ücretle alabiliyorsunuz. Çocuklar için ücret 3 TL. Yanınızda kulaklık bulundurmanızda fayda var çünkü kulaklık vermiyorlar ve elinizde tutarak dinlemek zor olabiliyor. Sesli rehberlik hizmetini kesinlikle tavsiye ediyorum çünkü faydalı bilgilendirmeler eşliğinde eserleri daha iyi anlayarak takip edebiliyorsunuz. Cumartesi ve Pazar günleri 11:00-14:00 arası ücretsiz rehber eşliğinde de gezebileceğinizi not olarak düşelim.
Müzede ücretsiz vestiyer hizmeti mevcut. Montlarımızı ve sırt çantalarımızı bırakarak fazla yüklerimizden kurtuluyoruz. Artık büyülü bir yolculuğa hazırız.
Müzeye giriş “Bir ömür kronolojisi” olarak adlandırılan bölümle Miro’nun hayatının içinden geçerek yapılıyor.
Eserler tarih sıralaması ile değil çeşitli bölüm adları ile gruplandırılarak sunuluyor. İlk bölümün adı “Gizli Bir Dil Doğuyor”
Özel bir cam çerçeve içinde Miro’nun Andre Breton’un “Takımyıldızlar” kitabı için yaptığı taşbaskı ve röprodüksiyon eserler sunuluyor.
Tüm sergide eserlerin yanlarında eserin ismi, yapılış tarihi, nasıl yapıldığı ve nerede yapıldığı ile ilgili notlar Türkçe ve İngilizce olarak mevcut. Kulaklık sembolü içindeki numara ise elinizdeki cihazda tuşlamanız gereken rakamı gösteriyor.
Ayrıca tüm bölümlerin isimleri ve neden eserlerin bu bölüm içinde yer aldığını anlatan bir yazı her bölümün başında sunuluyor.
Sergide, Miro’nun ailesi tarafından ilk kez burada sergilenmesi için verilmiş bir eser de mevcut.
Miro’nun torununun Mayorka’daki evinden gelen,1973’te ahşap üzerine yapılmış bu eser bile, başlı başına serginin önemini ve değerini artıran bir unsur.
2. Bölümün adı “Simgeler Dünyası”.
Müze içerisinde flaş kullanmamak koşulu ile fotoğraf çekebiliyorsunuz. Ben de çektim ama buraya çektiğim fotoğrafların tamamını koymak, güzel bir kitabın veya filmin sonunu söylemek gibi geldiğinden sadece örnek teşkil edecek fotoğraflar koymayı uygun gördüm.
3.Bölümün adı “Form Dağarcığı / Birleştirme Heykeller”.
Birinci katta benim en fazla ilgimi çeken eserlerden biri 10 metrelik “Asya” isimli eserdi.
Eser hem sunumu hem muhteviyatı ile çok ilgi çekici.
Birinci katı bitirmeden 38 dakika süren ve 4.Bölüm olan “Film Odası: Joan Miro’nun Dünyası”nı izleyebilirsiniz.
Birinci katı bitirdikten sonra alt kata yönelebilirsiniz, daha çok Miro’nun heykellerinden oluşan bu kat ilginizi çekecektir.
Galeri 2’deki ilk bölümün adı “Stüdyo”.
Miro, eserlerini bir arada tutabilecek ve daha rahat çalışabileceği bir stüdyo isterken, 1958’de Unesco’nun Paris binası için yaptığı 2 seramik resmi Guggenheim ödülünü almış. Buradan kazandığı para ile stüdyosunun yakınındaki bir Mallorca çiflik evini alarak hayalindeki stüdyoyu yapmış. Bu evi 360 derece izlemek isterseniz buraya tıklayabilirsiniz.
Galeri 2’de “Nesnelerden Esinlenen Eserler” etkileyici bir alan oluşturuyor. Özellikle Kaçan Kız (1967) ve ölümünden sonra onun eserlerinden etkilenilerek yapılan Josep Royo imzalı (1989-1991) duvar halısı.
“Baskıyla Diyalog” ve “Kitaplar ve Şiirler” diğer bölümler.
“Film Odası:Miro, Bir Afişin Taşbaskısı Heykeltıraş Miro” kısa filmi, üretim aşamasındaki sanatçıyı izleme olanağı sunuyor.
Ve son bölüm, Miro’nun eserleri içerinde hatırı sayılır bir önem taşıyan “kişi” heykeli’ne ayrılan “Kişi Heykeli ve Üretim Aşamaları”.
“Kadın diye adlandırdığım, kadın denen yaratık değil; o bir evren”
Yirminci yüzyılın en önemli sanatçılarından biri olan sembollerin ve lekenin ustasının, 125 eserden oluşan renkli, sıradışı ve düşsel evrenine güzel bir ziyaret yapmış olduk.
Joan Miro, 20 Nisan 1893 yılından 25 Aralık 1983’e kadar yaşamış, hep üretmiş, evreni başka bir gözle resmetmiş, şekillendirmiş, kuralları yıkmış, kanıksanmışı reddetmiş, simgeleri şiirsel bir dille tablolaştırmış bir sanatçı olarak bize dokunmaya ve hayal gücümüzü zenginleştirmeye devam ediyor.
Kısa bir yazı ve basit bir anlatım ile bitirirken, sizler Miro ile ilgili şiirsel dili, özgürlük simgelerinden “kaçış merdiveni”ni, ayak ile oluşturduğu formları ve daha fazlasını keşfedecek, kendi içinizde bu yazıdan başka bir Joan Miro yaratacaksınız.
Barış, Şubat 2015